Antimikrobiyaller: Dikkatli kullanın!
Farkındalığı artır, direnci durdur.
Antimikrobiyal direnç, bakteriler, virüsler, mantarlar ve parazitlerin zamanla değişime uğrayarak artık ilaçlara yanıt vermediğinde ortaya çıkan durumdur. Bu, enfeksiyonları tedavi etmeyi zorlaştırır, hastalığın yayılmasını, ağır hastalık ve ölüm riskini artırır.
Hem insanlar hem de hayvanlar için temiz suya, sanitasyona ve hijyene erişim eksikliği, antimikrobiyallerin bilinçsiz ve aşırı kullanımı, sağlık tesislerinde zayıf enfeksiyon önleme ve kontrolü, kaliteli, uygun fiyatlı ilaçlara, aşılara ve teşhise yetersiz erişim, farkındalık ve bilgi eksikliği gibi nedenler antimikrobiyal direncinin ortaya çıkmasını ve yayılmasını artırmıştır. Dirençli mikroorganizmaların neden olduğu hastalıklar, özellikle yoğun bakım ortamında ve bağışıklık sistemi zayıflamış hastalarda ciddi bir sağlık tehdidi oluşturmakta, hastanede yatış sürelerinin uzamasına ve ölüm oranlarında artışa neden olmaktadır. Ayrıca, direnç nedeniyle organ nakli, kanser kemoterapisi, diyabet yönetimi ve büyük cerrahi operasyonlar gibi tıbbi prosedürler de yüksek riskli hale gelmektedir. Günümüzde uluslararası seyahat sıklığının artması, ticaret, göçler vs. nedenlerle de dünyanın herhangi bir bölgesinde ortaya çıkan antibiyotik direnci sorunu kısa süre içinde tüm dünyayı kapsayan bir boyuta ulaşmaktadır.
Sonuçta antimikrobiyal direnç, sadece bugünü değil geleceği de ilgilendiren en ciddi küresel sağlık sorunlarından birisi haline gelmiştir. Enfeksiyonları tedavi etmek için etkili ilaçların olmadığı bir gelecek olasılığı ile karşı karşıyayız.
Mevcut antimikrobiyal ilaçlarla tedavi edilemeyen enfeksiyonlara neden olan çoklu ve pan-dirençli bakterilerin hızla küresel yayılması özellikle endişe vericidir.
2015 yılından bu yana her yıl 18 Kasım gününü içine alan hafta “Dünya Antibiyotik Farkındalık Haftası” olarak ilan edilmiştir. Bu haftanın amacı, tüm dünyada küresel antibiyotik direnci konusundaki farkındalığı arttırmak, toplum, sağlık çalışanları, çiftçiler, hayvan sağlığı uzmanları ve politika yapıcılar arasında antibiyotik direncinin yayılmasını önlemeye yönelik iyi uygulamaları teşvik etmektir. 2020 yılından itibaren Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım örgütü (FAO) ve Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (OIE) bir araya gelerek bu haftanın kapsamını antibiyotiklerden tüm antimikrobiyallere doğru genişletmiş, “Dünya Antimikrobiyal Farkındalık Haftası” olarak adlandırmıştır. Tarihleri de 18-24 Kasım olarak belirlenmiştir. Kampanya kapsamının bu şekilde genişletilmesi, antimikrobiyal dirence karşı daha kapsamlı bir küresel tepkiyi kolaylaştıracak ve paydaş katılımını artıran çok sektörlü “tek sağlık yaklaşımı”nı destekleyecektir. Tek sağlık yaklaşımı insanlar, hayvanlar ve çevre için sağlık hizmetlerinin tüm alanlarında farklı disiplinleri bir araya getirmektedir.
Hafta boyunca, insanlarda ve hayvanlarda enfeksiyonları önlemek ve tedavi etmek için kritik olan antibiyotikler, antiviraller, antiparazitikler ve antifungaller dahil olmak üzere tüm antimikrobiyalleri dikkatli kullanma ve koruma ihtiyacı vurgulanacaktır. Bu haftanın genel sloganı şudur: “Antimikrobiyaller: Dikkatli kullanın! 2021 yılının teması ise “Farkındalığı Yay, Direnci Durdur” şeklindedir.
Direnç ile mücadelede toplumun her kesimine görevler düşmektedir, antimikrobiyal ilaçların gelecek nesiller için de faydalı olmasını sağlamak için hepimiz üzerimize düşenleri yapmalıyız.
Akılcı antimikrobiyal kullanımının sağlanabilmesi için öncelikle kanıta dayalı tanı yöntemleri kullanılarak enfeksiyonların tanısının doğru konulması gereklidir. Mikrobiyolojik testler ile etkenin kısa sürede belirlenmesi ve antimikrobiyal duyarlılık testleri çalışılması doğru antibiyotik seçiminde en önemli etkendir. Böylece gereksiz geniş spektrumlu antimikrobiyal kullanımının azaltılması mümkün olabilir.
Dirence karşı mücadelede, sağlık bakımı, el hijyeni gibi standart önlemleri içeren gerekli bütün enfeksiyon kontrol önlemlerinin uygulanmasının sağlanması, aşı ile önlenebilen hastalıklarda etkili bağışıklama programlarının yürütülmesi, hijyen, sanitasyon ve gıda güvenliği uygulamaları da önem arz etmektedir.
Gereksiz yere antibiyotik kullanımı, insanlardaki normal bakteriyel floranın değişmesine, bu da dirençli bakterilerin ortaya çıkmasına, ishal vs. gibi istenmeyen yan etkilerin görülmesine ve kalp, karaciğer ve böbrekler başta olmak üzere birçok organda zarara neden olabilmektedir.
Antibiyotikler sadece hekimin reçete ettiği durumlarda, eczacının danışmanlığında uygun miktar ve sürede kullanılmalıdır. Hekim reçete etmedikçe kendi kendine ya da eş-dost önerisiyle antibiyotik kullanılmamalıdır. Antibiyotikler ağrı kesici, ateş düşürücü değildir ve her hastalığı tedavi edemez. Özellikle grip ya da nezle gibi virüslere bağlı solunum yolu enfeksiyonlarında antibiyotiklerin tedavide yerinin olmadığı unutulmamalıdır.
Elleri sık sık yıkamak, tüketilen besinlerin hijyenine önem vermek, hasta kişilerle temastan kaçınmak, aşıları önerilen şekilde yaptırmak da antibiyotik direnci sorununun engellenmesine yönelik alınabilecek bireysel önlemlerden birkaçıdır.
Hekimler, antimikrobiyalleri reçete ederken güncel klinik rehberleri izlemeli, hastanelerindeki ve toplumdaki direnç verilerini de kullanarak doğru ilacı, doğru dozda, doğru süre ve zamanda vermelidir.
Ayrıca, şu anda tüm dünyada etkili olan COVID-19 salgını sırasında antimikrobiyallerin bilinçsiz kullanılması da direncin hızla artmasına neden olabilir. Doğru mikrobiyolojik tanı sayesinde bir hastada COVID-19, koenfeksiyon veya ikincil enfeksiyon olup olmadığı ve enfeksiyona hangi patojenin neden olduğu belirlenebilir. Özellikle ciddi enfeksiyonlar için, doğru ve hızlı patojen tanımlaması ve antimikrobiyal duyarlılık testi, hekimlere tedavi kararlarında yardımcı olarak COVID-19 ve direnç ile mücadelede yardımcı olabilir.